Sosyal medya ve özellikle Twitter, son yıllarda #MeToo ve feminist aktivizmden #BlackLivesMatter ve iklim aktivizmine kadar farklı bağlamlarda siyasi aktivizmin bir alanı haline gelmiştir. Bu makale, çevirinin nasıl bir sosyal medya aktivizmi aracı olarak hizmet edebileceğini ve kendi başına gerçek bir siyasi protesto eylemine dönüşebileceğini gösteren, Türkiye Twitter ortamından yakın tarihli bir örneğe odaklanmaktadır. Twitter kullanıcıları, dine küfrettiği iddia edilen şarkı sözleri nedeniyle hedef alınan pop diva Sezen Aksu ile dayanışma göstermenin bir yolu olarak çeviriyi benimsediklerinde, çevirinin sosyal medya aktivizmi, siyasi muhalefet ve ifade özgürlüğünün savunulmasıyla kesiştiği benzersiz bir örnek sergilemiş oldular. Sezen Aksu'nun aldığı tehditlere cevaben yazdığı 'Avcı' şiiri bir gecede onlarca dile çevrildi ve Twitter'da geniş çapta yayılarak şarkıcıya yönelik tepkilere karşı koymak ve hegemonik söyleme meydan okumak için örgütlü olmayan kolektif bir eylem biçimini aldı. Çeviri yoluyla gerçekleşen bu özgün aktivizm vakası, çeviri eyleminin, çevirmen olmayanlar ve aktivist olmayanlar da dahil olmak üzere herkesin katılımına açık bir protesto biçimine dönüşebileceğini göstermektedir.
Social media, and Twitter in particular, has in recent years become a site of political activism on several occasions and in different contexts, ranging from #MeToo and feminist activism to #BlackLivesMatter and climate activism. This article focuses on a recent example from the Turkish Twittersphere which shows how translation can serve as a means of social media activism and turn into an act of genuinely political protest in its own right. When Twitter users adopted translation as a way of showing solidarity with the Turkish pop diva Sezen Aksu, targeted over her allegedly blasphemous lyrics, they demonstrated a unique case of how translation intersects with social media activism, political dissent and defense of freedom of expression. Sezen Aksu’s poem ‘Avcı’ (The Hunter), which came out in response to the threats she received, was translated into dozens of languages overnight and widely disseminated on Twitter, taking the form of a non-organized collective action to counter the backlash against the singer and to challenge hegemonic discourses. This sui generis case of translational activism shows how the very act of translation can become a mode of protest open to the participation of all, including non-translators and non-activists.